KÜÇÜK İSKENDER

 



BİR MARTIYI AĞLATTIN SEN!

bir martıyı ağlattın işte
bir çocuk garanti intihar eder artık

kütür kütür küfrediyor gece imanıma
bir yaprak kırılıp suya düşüyor
su yaralanıyor su kanıyor şelale!
ah nasıl titredim tensiz
bir piyanist büküldü sanki
kesişen ayrışık doğrular gibi
çarpışıverdim yüzünle. Yüzün
öyle düzgün suna bir elyazısı
yüzün yüzüme aksedince
yüzün ayna alnımda
yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!
bitmemiş bir ömrün yalanısın
sen: kabuslarımın tabiri
çocukluğumun arta kalanısın!
öldüreceğim kendimi dudaklarınla
dudakların etle, şehvetle seferber
sen! bana inen son kutsal kitap
son fakir yatır
son aciz peygamber!

bir martıyı ağlattın işte
bir çocuk garanti intihar eder artık


FENAFULL'AH İLE GUBAR

hey bay batı!
orta yaşlı bir kadının bir yaşlı kadına yazdığı aşk mektuplarından
öykündüğüm melodram, - babam: çiçekçi herif -,
çini dudaklarında bir zenci çocuğun kudurttuğum hatıra
hadisesi, - ben: me'bun ve kamışı kırık şairr, ırzz ve cadı
mebusuu,
yaşamış kadar olmak adına yürüdüğümüz, öpüştüğümüz ve
sürekli seviştiğimiz o paçoz yalnızlık kasideleri: bir ikindi
kumpanyası,
ot'a iştihare vaziyetleri, tam teşekküllü vücutlar ve mukaddes
buharları, vazelin ve marihuana, kimse çıkmadı telefonlara, açan
da olmadı çalınan kastan kapıları,
kendi zindanında çoğaldı yüz,
hey bay batı! ölüm uslanması ya da,
ayrıntıları onaran bir mahirin sorunları, - frak' giymiş
milli'tanlarr,
hüzün ve müessese tahlilleri, mitolojik paranoya, kahve ve
cola falları, kapıaralarında geceleri matrakuka oynayan
şahidler, çıngıraklı yılan tüylerr, best sellers ten,
kum hicranı, - güz şimendiferlerinde unuttuğum atmosferli
kedi -,
bir gözüm ötekini göremiyor! Varlığım bir martı iskeletine
monte,
bombilimi kirletiyor rujlar, ellerimi satıyorum sonra, ellerim et
prangası, hey bay batı!
ısırdığım glans, ilkokul öğrencisinin çantası dökülüyor
boğumuma ve yanıyor mum kalemleri, bir imam kayığına
biniyor cemiyet,
incir dolmamdan tadıyor ilkgençliği tutkunun. Ve artık
anus paratoneri, parmakuçları,
benim ağzımda elma söyüyor, uçkur çözüyor ömür, h'ey
vah batı!
Gubar tutuyor fevri adalet!



BİRGECE ŞAH'ESER İMPARATORU,FUZULİ BİR DELİKANLILIK YAPTIİSE BEN BUNU YAZDIM

Arkadaş'a
beni bir pazar gecesi siyanürle vurun!
gölgemi bir vapurun saadetine vermişken,
zeki müren'den hicaz makamı şarkılar dinlediniz
ama dönüp arkama bakabilmeliyim kaç kişisiniz
nerden gelmişsiniz neler giymişsiniz
elimde bir demet letafet çiçeği de,
 
tavanı kırmızı, duvarları beyaz badanalı
bir odada bir arada bir ara olmalıyız, hatırladınız
bıçak sapı gibi gülümsememe de izin vermelisiniz--
babam bana küstü, döv onu babaanne
çıngıraklı yılanlar almıştın hani bana yaşgünümde--
gerdanımda genç kızların çılgın tortusu ve soğuk su,
oramda buramda buram buram ilkaşk kokusu,
işte ben trenleri biraz da bu yüzden severimne çok severim
bilemezsiniz
 
beni bir pazar gecesi siyanürle vurun!
palyaço makyajı yapmış olayım, gülün önce
amuda da kalkayım, telde de yürüyeyim filan
size nadide karanfil kolleksiyonumu göstereyim
kayısı gülü çocuklarımı, arılarımı da,
tenezzüllerimi, biliyorum:
zeki müren'den hiç şarkı dinlemediniz
radyoda jean-sebastian bach çalıyor, bakınız
cam pervazındaki baykuşun
yok bir ayağı da,



BUNDESLADE

bir atlıkarınca yangını sonrası
isli, sıcak kemikleri çocukların.--
çok tanrılı yalızlıkların
son akşam yemeği sofrası -- Toy siyah!
 
evcil kinler evcil hırslar besle bedeninde
ve körpe dakikalarda zor cinayetlerinin
ağzını kanla sil ağzını mor yakamozla yıka!
 
gözlerinde ve özlemlerinde bir yabacılaşma,
(oyuncak dudaklarımız plastik anılarımız var bizim öyle hatırlıyorum)
kör paslı testereyle budadığım yüzün
dökülüyor avuçlarıma prizmatik
dökülüyor lunaparklarıyla senden. Neden
billur bir cinayetin heryerinde seksek oynardık?
yıldırım intiharlara paratoner ayyaşlıklarımız
kiremit dil parçaları kaydırırdık tükürüklerde
ve neden ipek tülbentlere örtülürdük sebepsizce?
kimdi o karakalem resmini yapan belleklerimizin
bastırılmış kağıttan yelkenlilere?


 
CİVANGİR L

yalnayak alkol kamplarında
hayatımız bir komplikasyon
bir o adada bir bu adada karaya vurdu yüzün
ah bir gözü dönmüş hüzün
gibi üzerime sıç'rayan okyanus yunusları
bir dalıp çıkmaları acı karşılaşmalar
gibi sularında köpük köpek ömrümüzün
 
ben buruşuk ipek mendil kaldım
bileklerimin iç kısmını öpemez kimseler
tuttu sürükledi beni ibne ince sülün bir maytap
matrak bir tanrıyla salaş bir kulun şakalaşması
gibi siktiri boktan ayrılıklar.
onlar bir duble rakı daha söylediler
onlar bir duble rakı daha anlatılar
bir elimi götürüp saçlarına taktım ben senin
bir elimi götürüp siyah eldivenlere astım
dudaklarına hafif deydirdiğin ben mendil kaldım
 
ter içinde uyandım ben sana
topuklarım göğsünde tıknaz güllere bükülmüş
dirseklerim senden uzanıyor sarsılıyor boşlukta
bir uçaklar düşüyor seviştiğimiz yatağa
bir uçaklar havalanıyor sen savruldukça yatakta
sonra kalkıp iniyoruz merdivenlerden
topluyoruz çözülen hislerimizi
son anda
geçen günlerin hatırına bir erguvan iniltisi


 
DE GÜLÜM

de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
istanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!
 
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!

göreceksin gülüm! Bekle!
hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak..
göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-ki
işte o vakit bana-doğrudur!-
şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!

bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kapli kitaplardan çıkartılacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!


 
SON SEN

şiddetle ihtiyacım var beni öpmene
dudakların dudaklarımı hacize gelsin
dokun! dokun! dokun etime,etimle
süslensin ardıç gözlerin
akşam olup da delikanlılar siyah giydiler mi
(dışavurumcu zifir ve seni seviyorum)
turuncu soyundu mu orospu karılar ve dönmeler
bir şelale çalarım en yakın vitrin camını kırıp
ceplerimde bahar şiirleri ve ilkokul öğretmenleri
en güzel sesleri çizip anahtarımın kenarıyla
ağlarım! ağlarım ulan sana ne, sen
soyun -mumları söndür- yatağına uzan!
süte aşkı üfle!(*)

bıyıklarımı kestim, kravatımı taktım, suyumu içtim
gittim(**)
gidiyorum(***)


(*) : sevda kafiyeleri arasındaki kıvamlı stoplazmik uzantılar değil miydi saçlarını kızartıp da seni gövdeni boşaltıp çekip uzaklaşmaya mecbur eden çekiç uğultusu ve kıl buketleri--ki benim şahmerdanım senin çocuk karanlığında yaşlı bir alice'di ve harikalar diyarında iskambil adamlara poker borcum, sen, nasıl, fakat
(**) : yağmur kadardın, prezervatiflerimizden kan emdi mesut yaşayan meşhur yalnızlar ve meddah kronolojiler. Ağzında kanarya lekesi.
(***): muradım yanıyor. Sen oyna hayatımı ey Robert De Niro. Sen söyle şarkımı ey hüzün: Newyork! Newyork!


MEYHANE

ŞİİRLER

ŞİİR MP3

MESAJ

SOHBET